Bir Balıkçı Hikayesi

Bir balıkçı hikayesi vardır. Hani şu Amerikalı iş insanı ile olan. Rastlayanınız vardır belki. Hikayenin farklı versiyonlarını okumuştum ama aklımda kalanıyla aktarmam gerekirse:

Amerikalı zengin bir iş insanının bir gün küçük bir Meksika kasabasına yolu düşer. Limanda gezinirken teknesi balıkla dolu bir balıkçı dikkatini çeker ve yanına yanaşır balıkçının. "Bu balıkları yakalaman ne kadar zamanını aldı?" diye sorar. Balıkçı, bir kaç saat sürdüğünü söyler.
"Peki kalan zamanında ne yapıyorsun" diye sorar balıkçıya.
Balıkçı: ailesiyle zaman geçirdiğini, çocuklarıyla oynayıp karısıyla siesta yaptığını; arkadaşlarıyla gitar çalıp şarap içerek bütün gününü nasıl keyifli bir meşguliyetle geçirdiğini anlatır.
Bizim Amerikalı hemen işi büyütme derdine düşer tabii ve ona işini nasıl büyütüp daha çok para kazanacağını anlatır. Tabii daha çok para kazanabilmesi için kasabasını terk etmesi, holdingi için New York'a yerleşmesi gerektiğini söyler.
Balıkçı sorar: "Bunları yapmam ne kadar zamanımı alır?" 10 yılda milyonlar kazanabileceğini söyler Amerikalı.
"Peki ya sonra ne yapacağım?" diye sorar balıkçı.
"Ondan sonra da emekli olup bir balıkçı kasabasına yerleşirsin. Bütün gün sana yetecek kadar balık tutar; çocuklarınla oynayıp ailenle vakit geçirirsin. Arkadaşlarınla gitar çalıp keyifle şarabını yudumlayacak bir sürü vaktin olur" yanıtını alır.
Balıkçı ise "İyi de ben zaten bunları yapabiliyorum." diyerek bizi günümüzün büyük koşturmaları içinde sorgulamamız gerekenlerle baş başa bırakan hikayeyi sonlandırır.

Emekli olup da herkesten uzak bir sahil kasabasına yerleşme ya da köyüne dönüp kendi yetiştirdiği sebzelerle hayatını geçirme hayali olmayan kimse yoktur. Şu anda bunu yapabilecekken nedendir peki bu koşturmamız?

Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ben Bir Gürgen Dalıyım

Kemal Tahir - Yorgun Savaşçı

Bizim Büyük Çaresizliğimiz (Film)