Maruf Kafe





    Hepinize merhaba ;

    Çok yakın bir zamanda oradan oraya koşturup güneş nerede doğdu nereden battı göremediğim günlerden çıkıp evime döndüm. Gittiğim yerlerden biri de İstanbul'du. Dönmeden bir kaç saat önce de Maruf Kafe'ye rastlamıştık. Aslında bir arkadaşımın tavsiyesi üzerine harıl harıl sahaf peşine düşmüştük. Telefonumdaki haritalara yapışık gezmekten sıkılınca o sokak senin bu sokak benim girip çıkarken rastladık buraya. Dönüşte uğramak üzere hafızamıza atıp sahafa koştuk ama nafile. Son on dakikasında yetişip John Steinbeck'in daha önce hiç görmediğim bir kitabına rastlamak haricinde bir şey yapamayarak gerisin geri dönmüştük. Olsundu, kitaplarımızla geçirmemiz gereken son saatler için harika bir yer bulmuştuk.



    İçerisi biraz dağınık bir yazarın evi gibiydi. Hafta içi akşam saatleri olmasının şansıyla içeride kimsecikler yoktu ve kahvelerimizle hoşça vakit geçirdik. Thomas Mann'ın Venedik'te Ölüm kitabına burada başladım. (Şu sıralar başım dertte bu kitapla. İkinci okuması tamamlanır tamamlanmaz detayları gelecek.)



    Eğer siz bizim gibi akşam saatlerine kalmadan sahafa uğramış olursanız kitaplarınızı alıp dar ara sokaklardan dolanıp kahvenizi içmek üzere uğrayın derim. Evden getirdiğiniz kitaplarınızla da gidebilirsiniz tabii.

Sevgiler.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ben Bir Gürgen Dalıyım

Kemal Tahir - Yorgun Savaşçı

Bizim Büyük Çaresizliğimiz (Film)