Ermişin Bahçesi





    "Ermiş" in devamı olan "Ermişin Bahçesi" , El Mustafa'nın doğduğu adaya, anne babasının öldüğü bahçeye dönmesiyle başlıyor. Ermiş'te olduğu gibi başlıklar altında olmasa da ayrılık, insanın insanla ve insanın doğayla arasındaki bağ, mutlu ve aydınlık bir hayatın sırlarına dair konuşmalardan oluşuyor. Bende Ermiş'i okuduğumdaki etki olmasa da yine hakikat, güzellik ve din üzerine söylenenler muazzamdı.


    Ermiş'te olduğu gibi beni etkileyen ve kitaba dair fikrinizin oluşmasına yardımcı olacağını düşündüğüm kısımları sizinle paylaştım. Fakat başlıklar altında olmadığı için okurken kolaylık sağlaması açısından ben kısımlara ayırdım. Keyifli okumalar:




 Aşk ve Hayat
    " Özlemimin yüksekliğini ne bir usturlapla ne de derinliğini iskandille ölçtüm. Çünkü aşk, hele sıla hasretiyle de karışmışsa, zamanı ölçüp yoklayacak aleti üretir.
Bazı anlar vardır, uzun ayrılık sürelerine denktir. Ama ayrılık zihin tükenmesinden başka bir şey değildir. Belki de biz hiç ayrılmadık."

Bu satırları okurken keşke özlemek yasaklansa diyor insan. Aşka engel olan ne varsa kendini yok etse ve sadece aşk kalsa. 

    " Hayat bizim suskunluğumuzda söyler şarkısını ve uykumuzda düş görür. yenik düştüğümüzde ve aşağılandığımızda bile, Hayat yükseklerde kurar tahtını.
Ağladığımızda da, Hayat güne gülümser ve biz zincirlerimizi sürüklesek bile, o özgür kalır.
     Çoğu zaman, biz Hayatı acılı adlarla nitelendiririz, ama yalnızca biz kendimiz acılı ve karamsar olduğumuzda yaparız bunu. Boş ve yararsız gelir bize Hayat, ama yalnızca ruhumuz yıkıntılar arasında başıboş dolaşıp durduğunda ve kalbimiz benliğimize karşı aşırı bir ilgiden sarhoş olduğunda.
     Hayat derindir, yücedir ve uzaktır."




 Peki Üstat, ya Çirkinlik ?

    " Bir ruhun kendi hatıraları karşısında duyduğu korkudan başka hiç bir şeye, dostum, çirkin deme !"

O kadar çok anlam çıkarılabilecek bir cümle ki aslında. Anılarımızla ve geçmiş yaşantılarımızın pişmanlıklarıyla ruhumuza ne kadar da büyük bir yük bindiriyoruz.
Oysa yaşadığımız ne varsa sahiplensek ve hatalarımızla da mutlu olup onlara kahırlanmak yerine kabullenerek ruhumuzu özgürleştirsek, çirkinliğin en güzel zıddını yaratmış olmaz mıyız ? Pişmanlıklar en büyük esaretlerdir.
Ruhun kendi hataları karşısında duyduğu şefkatten de daha güzel bir şey olamaz o halde.




 Ölü ve Diri

    " Her şey günün ve görkemli gecenin bilgisinde yaşar ve parıldar. Sen ve taş birsiniz. Tek fark kalp atışlarınızdadır. Seninki biraz daha hızlı, değil mi dostum ? Elbette, ama o kadar da durgun değildir. "



 Tanrı

    " Genellikle Tanrı'yı çok fazla şakıyorsunuz, oysa gerçekte bu şarkıyı duymuyorsunuz. Kuşların şarkısını ve rüzgar esip geçtiğinde dallarını terk eden yaprakları dinleyebilirsiniz ve dostlarım, unutmayın ki bu yapraklar ancak dallarından ayrıldıkları zaman şarkı söylerler!
     Size bir kez daha Tanrı'dan, sizin Her Şeyiniz olan Tanrı'dan öyle yerli yersiz çok fazla söz etmemeniz için yalvarıyorum; daha çok aranızda, komşudan komşuya, tanrıdan tanrıya, birbirinizi anlamanızdan söz edin."



 Güzellik

    " Güzelliği, sizi bir uçurumun kenarına götürse bile izlemektir ve o kanatlı, siz kanatsız olsanız da; kıyıyı aşacak olsa bile izleyin onu. Çünkü Güzelliğin olmadığı yerde sadece hiçlik vardır."




 Son Sözler

    " Gönül çelen bir hakikati az sözcükle dile getirin, ama çirkin bir hakikati asla söze dökmeyin. Saçları güneşte parlayan kıza, sabahın kızı olduğunu söyleyin. Ama bir körle karşılaşırsanız, ona geceyle bir olduğunu söylemeyin."

    " Şunu da unutmayın: Ben size vermeyi değil almayı, vazgeçmeyi değil gerçekleştirmeyi, boyun eğmeyi değil, dudaklarınızda sürekli gülümsemeyle anlamayı öğretiyorum.
      Ben size sessizliği değil, tatlı bir sesle şarkı söylemeyi öğretiyorum.
      Ben size tüm insanlığı içine alan büyük benliğinizi ifşa ediyorum."

 Veda

    " Gidiyorum, ama henüz dile gelmemiş bir hakikati bırakıyorsam, bu hakikat beni arayıp bulacak ve ben bir kez daha, geri döneceğim."




 





    İşte Ermişin Bahçesi de böylesi güzeldi.
 Mutlu olmanın formüllerini veren -bana göre- samimiyetsiz kişisel gelişim kitaplarından çok daha anlamlı ve içselleştirildiğinde çok daha etkili olacağını düşündüğüm bir kitap.
 Kimse size nasıl mutlu olacağınızı söyleyemez, fakat yaşamın ağır telaşında kaçırdıklarımızı ve hatalarımızı görmemiz için ışık tutabilir.
 Halil Cibran da bence bunu yapıyor kitaplarında.
 Yukarıda alıntıladığım bölümler de bunun küçük bir göstergesi bence.

'Ermiş' de 'Ermişin Bahçesi' de çok az sayfadan oluşuyor, bu nedenle kısa zamanda zevkle okuyabileceğinizi düşünüyorum. Fırsatını bulduğunuzda bir bakın derim, keyifli okumalar.

Yorumlar

  1. ”Sadece binlerce kez yolunu kaybeden evinin yolunu bulabilir.”

    Halil Cibran – Ermişin Bahçesi Kitap Yorumu: http://www.ebrubektasoglu.com/yazi/halil-cibran-ermisin-bahcesi-kitap-yorumu/

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ben Bir Gürgen Dalıyım

Kemal Tahir - Yorgun Savaşçı

Bizim Büyük Çaresizliğimiz (Film)