Osmanlı Kadınlarının Hayat Hakkı Arayışının Bir Hikayesi
Hepinize merhaba,
"Osmanlı Kadınlarının Hayat Hakkı Arayışının Bir Hikayesi" kitabı Kadın ve Toplumsal Cinsiyet Çalışmalarına Giriş dersi kapsamında
okuduğumuz bir kitaptı. Sonrasında yazarı da dersimize konuk oldu ve muazzam
bir deneyimdi hepimiz için.
Yıllarca biz Türkiye’deki kadın hareketini Cumhuriyet’ten
sonraki dönemlerden itibaren okuduk. Ama Osmanlı’da tıpkı bugün olduğu gibi hak arayışı
içinde kadınlar vardı. Belki kendilerini feminist olarak tanımlamıyorlardı fakat kadın olarak orada olduklarını bağırmak için mücadele ediyorlardı.
Kitapta, Osmanlı’da çıkan kadın dergilerini okuyoruz. Dünyanın
herhangi bir köşesinde yaşayan kadınların hikayelerini okuduğumuzda bile içimizde bir coşku hissediyoruz. Geçmişte bu topraklardan da kadın seslerinin yükseldiğini görmek heyecanını
ancak okuduğunuzda benimle paylaşabileceğinizden koşarak alın diyorum.
Kadınlar Dünyası kapağı,no.124 Fotoğraf: Şair Yaşar Nezihe (Bükülmez) (1880-1971) |
Kitap 'Dergiler' başlığı ile başlıyor. İlk dergi “Şüküfezar”. Şüküfezar’ın
anlamı çiçek bahçesi. Bugün pek çoğumuz kadınlar çiçektir, kırılgandır,
narindir gibi söylemlerin karşısında olsak da o dönemde çıkan kadın
dergilerinin pek çoğu çiçek isimlerinden oluşmakta.
Dergilerden alıntı yapılan
kısımlarda karşınıza sıklıkla Osmanlıca kelimeler çıkacak ama Aynur Demirdirek
hepsini açıklamalı bir şekilde yazmış.
Şüküfezar Dergi (TarihNeDio.com'dan alınmıştır.) |
“Hanımlara Mahsus Gazete” ile devam ediyor kitap. Benim haberleri,
bu haberlerin aktarılma şekilleriyle en çok ilgimi çeken dergi olmuştu okurken.
Bu derginin ikinci sayısında Fatma Aliye Hanım’ı görüyoruz. Yazısında bilim ve
fende erkeklerin olduğunu ve kadınların ancak onların izinden gidebildiklerini
söylüyor. Gerekçe olarak da erkeklerin kadınları kıskanarak bilimi onlardan
saklamalarını gösteriyor. Beni çok etkileyen de bir cümlesi var ki o dönemde
bir kadın olarak böyle cesurca konuşabilmesinden etkilenmemek mümkün değil:
“Yoksa bu ilim ve fazlın sahibi olan Cenab-ı Feyyaz-ı Mutlak
Hazretleri (Yüce Allah) onu kullarının erkeğine dişisine hep birden ihsan
buyurmuş olduğundan bunu kadınlardan diriğe (esirgemeye) erkeklerin iktidarı
yetişebilir mi?”
Hanımlara Mahsus Gazete her ne kadar söylemlerini günün
koşullarıyla gerçekleştirse de eleştirel dilini koruyor. Pedagojiye yer
veriyor, kürtaj konusuna değiniyor. Söylemlerinde islami muhafazakar bir duruş olsa da tüm dünyadaki gelişmelerden
haberdarlar. Bunlara da yazılarında yer veriyor kadınlar.
Kitap “Demet, Mahasin, ve Kadın” dergileriyle devam ediyor.
Kadın dergisi hem İstanbul’da hem de Selanikte yayın yapan bir dergi. “Kadınlar
Dünyası ve Kadınlık” ile son buluyor kitapta yer alan dergiler.
(Görsel: dunyalilar.org'dan alınmıştır.) |
Peki Osmanlı kadınları bu dergiler aracılığıyla neler
istiyor?
Baştaki talepleri ‘Eğitim’. Eğitim talebinde bulunurken de
bunu toplumun geleceği ve gelişmesi için istediklerini dile getiriyorlar en
çok. Çünkü çocuğu yetiştiren anne ve toplum da onları sadece evinde anne ve eş
olarak görmek istiyor. Kadınlar bunu söylemekle yetinmiyor. Eğitim talep ederken 'erkeklerle eşit haklara sahip olmak' bakış açısını da bu talepleri üzerinden
geliştiriyorlar. Kadınlar eğitim hakkı elde ederek kendilerini de kanıtlamak
istiyorlar. Erkeklerden daha aşağı olduklarını reddediyorlar.
Kadınlar hepsinin ötesinde aslında 'hayat hakkı' istiyor. Kendilerine
ikinci cins muamelesi yapılmasından son derece rahatsızlar. Giyim kuşamlarına,
evlenecekleri insanlara, oturacakları yerlere karar verilmesini istemiyorlar. Kadınlar
aynı zamanda çalışmak da istiyor artık. Dünya’daki kadın hareketinden
haberdarlar ve bu hareketler etkilerini geç de olsa göstermeye başlıyor.
Bu talepleri
kaçınılmaz bir şekilde 'seçme-seçilme hakkı' takip ediyor. Ancak henüz zamanının gelmediğini düşünüyorlar. Sosyal yaşamın içinde var olmadan böyle bir hakkı
istemenin bir anlamı olamayacağı inancındalar.
“Fatma Nesibe hanım 1912’de 5. Beyaz Konferans’ta Stuart
Mill’den başlayıp İngiltere’deki oy hakkı mücadelesini anlatırken:
“…biz daha hakk-ı siyasi isteyecek kadar cüretkar değiliz
hanımlar! Yalnız şimdilik hukuk-ı medeniye, insaniyet hakkı, yaşamak hakkı
istiyoruz,” diyor.”
Kitabı okurken o kadar çok duyguyu birlikte yaşadım ki
geçmişe yolculuk etmenin bu denli coşku uyandırmasının başka bir nedeni de hala aynı ya da benzer sorunlarla mücadele etmeye çalışmamızdan. Burada bahsettiklerimi
daha sonra Serpil Çakır’ın "Osmanlı Kadın Hareketi" kitabıyla daha da ayrıntılı
bir şekilde konuşacağız. O zamana kadar “Osmanlı Kadınlarının Hayat Hakkı
Arayışının Bir Hikayesi” kitabını okumuş olursanız çok daha anlamlı olacaktır.
Görüşmek üzere.
Yorumlar
Yorum Gönder