Feminizm: Dünyanın Neden Bu Kelimeye Hala İhtiyacı Var?


“Neyi seçersen seç, ne kadar çok yolu kat edersen et, umarım bir hanımefendi olmayı seçmezsin. Umarım kurallara uymamanın ve gittiğin yerlerde biraz sorun çıkarmanın bir yolunu bulursun. Ayrıca umarım o sorunun bir kısmını kadınlar adına çıkarmayı tercih edersin.”


    İşte tam bu satırları okurken yine bir toplu taşıma krizi yaşamaktaydım.

    Kadın ve Toplumsal Cinsiyet Çalışmaları’nda yüksek lisansa başlayalı çok az olmuştu. Hem bu heyecan ve coşku hem de ‘Evet! Yıllardır kendime edinmiş olduğum felsefeyi, hatta yaşam biçimini kuramsal olarak yerine getirecek ve başta kendim olmak üzere tüm kadınlar için bir şeyler yapacaktım.’ düşüncesi içinde kitabı okumaya başladım.

Önsöz ve Giriş ile kendimi kaptırmıştım ve 1.bölümdeki bu sorun çıkarma meselesiyle gözyaşlarıma hakim olamadım. Üzülerek söylemeliyim ki Ayşe Kulin, Ahmet Ümit ve Elif Şafak haricinde pek de bir şey okunmayan toplu taşıma koltuklarında fuşya bir “Feminizm” kitabıyla gözyaşlarına hakim olamayan bir kadın! Zaman zaman ortaokul öğrencisi olacak kadar küçük gösterdiğimi söyleyen insanları da düşünürsek küçük bir kız çocuğu feminizme yakalanmıştı(!)

    Önsöz’de şöyle bir kısım vardı: 
“Yıllar sonra parlamentoda bir sandalye için yarışırken, amcalarımdan birinin söylediği bir söz zaman zaman aklıma düşerdi. ‘Bir çocuğum ve üç sefil kızım var,’ derdi bana. Kızlarını çocuktan saymıyordu.’" 
Sanırım bu ve benzeri cümlelerin aklımıza düşmesi için Uganda’da büyümüş olmamıza gerek yok.

Giriş bölümünün son paragrafı da şöyleydi: 
“Çünkü feminizm demek, dayanışma demektir ve halen fena halde buna ihtiyaç duyuluyor. Dünyanın dört bir yanında milyonlarca kadınla kız çocuğu şiddete, cinsiyetçiliğe, ayrımcılığa maruz kalmaya ve ikinci sınıf vatandaş muamelesi görmeye devam ediyor.”

Nikki van der Gaag hayatını şekillendiren feministlere de teşekkür ederek bitiriyor.

    Bu cümleleri okuduktan sonra zaten kitabı okumaya başlamak için yanlış bir yer seçtiğimi anlamıştım. Ama 1.bölümün başlığı: ‘Biraz Sorun Çıkarmak’ tı. Aradığım şey tam da buymuşçasına Amerikalı senaryo ve roman yazarı, yapımcı ve yönetmen olan Nora Ephron’un yukarıda paylaştığım cümleleri beni benden aldı.

“Feminizm her daim kamçılayıcı, heyecan verici ve tartışmalı ola gelmiştir. Feminist olmak için keskin bir zekaya, kocaman bir yüreğe, mizah anlayışına sahip olmalısınız ve deriniz de kalın olmalı.”

    Bugün hala feminizmin ne olduğu bilinmemekte. Bilinmediği gibi bir de 'feminizm bitti, bitti mi bitmedi mi? ' tartışmaları! İşte Nikki van der Gaag da tam bu konular üzerinden gidiyor ve aslında dünyanın neden hala feminizme ihtiyacı olduğunu anlatıyor bize. Bunları anlatırken çok sevilen sayılar, rakamlar, grafikler, anketler her şeyi kullanıyor.

“ABD’de bile ‘Feminizme kimin ihtiyacı var?’ adlı bir kampanya yürüten öğrenciler şunu kabul ettiler: ‘Bugün kendinize feminist dediğiniz an, pek çok insan hiç tereddüt etmeden sizin erkeklerden nefret eden, sutyen takan, mızmız bir liberal olduğunuzu varsayacaktır… Feminizm hem yanlış anlaşılıyor hem de düzenli olarak geniş bir toplumsal ölçekte karalanıyor… Hepinizi bu kelimeyi kendiniz için tanımlamaya devam etmeye davet ediyoruz!”

    Feminizm: tanımlar başlıklı bir kutucukla devam ediyor kitap. Yazar ve aktivist Rebecca West’in önerdiği bir tanıma yer verilmiş. Bu tanıma gerçekten bayıldım: 

“Şahsen feminizmin tam olarak ne olduğunu asla bulamadım. Tek bildiğim beni kapı paspasından ayıran hissiyatları ifade ettiğimde insanların bana feminist dediği.”

    Kitapta ilerledikçe belki de daha önce sorgulamadığınız bazı gerçekler karşınıza çıkmaya başlıyor.
Örneğin ev içi şiddet, ev içi şiddet yasadışı bir olay mıdır yoksa sizin zihin dünyanız onu hala mahrem alanların konusu mu saymakta?
Ya da toplumsal cinsiyet güvencesi içinde mi yaşıyoruz?
Bunu güvenceye alan nedir?
Anayasamız toplumsal cinsiyet güvencesine yer veriyor mu?
En önemlisi nedir bu toplumsal cinsiyet meselesi?

    Feminizm kitabı okuyucuya tüm dünya feminizmini okuma deneyimi sunuyor aynı zamanda. Küreselleşmiş bir dünyada yaşadığımızı söylüyorsak zaten olması gereken de bu. Dünyanın başka bir yerinde yaşanan kadın sorunu bir şekilde hepimizin sorunu olarak karşımıza çıkıyor.

    Feminizm kitabında kadın sünnetinden eşcinsel olmaya; ırk, ten rengi ayrımcılığından feminist pornoya; mizojiniye kadar pek çok şey okuyacaksınız.


“Feminizm dünyanın gördüğü en büyük uluslararası harekettir. Öyleyse ortaya çıkalım, farklılıklarımızı kutlayalım, biraz sorun çıkaralım ve hepimiz için daha iyi bir dünya yaratalım.”

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yalnız Kadın

İnsan Dilinin İlk Kelimesi: 'Bekos'

Ne İçindeyim Zamanın Ne de Büsbütün Dışında