Ten, Organları Sarıp Sarmalayan Elastik Kılıftır



    "Çünkü kök diye, köken diye bir şey vardır. Ve kök acı verir, kök iyi gelir. Köke iyi bakmak ve kökün işlevini korumak ve bundan bir an bile vazgeçmemek gerekir, ve mekan, mekanı da korumak ve korumaktan vazgeçmemek..."



    Okuması oldukça zamanımı alan, okurken yazarın cesur anlatımının kitaba sık sık ara vermeme sebep olduğu; fakat bunca sancılı sürece değmiş olduğunu düşündüğüm “Ten, Organları Sarıp Sarmalayan Elastik Kılıftır” kitabıyla karşınızdayım.

    Emin olamamakla birlikte otobiyografik bir kitap olduğunu düşünüyorum.
Kahraman çocukluğundan itibaren yaşadıklarını notlar halinde bir araya getirmiş ve bize sunuyor gibi.
Bir günlük değil fakat kahraman yaşadıklarını zaman zaman kendiyle konuşarak çokça kendini ve kalıplaşmış çoğu unsuru eleştirerek içini döküyor. Oldukça huzursuz; aidiyet duygusu ve köken duygusuna karşı ya da bunu bir türlü içinde hissedemiyor kahramanımız.

Yazarın çıkış noktası ten.

    “Ten bir sahnedir. Bunu herkes bilir. Ten bir insanın kendi ifade edebildiği bir sahnedir, ten bedeni sarmalayan elastik bir kılıftır.” diyor ve sonrasında başlıyor tenimizi anlatmaya: “Ten 1,6 ile 1,8 metrekare arasında değişir”; çocuklarda farklı, kadınlarda ve erkeklerde farklı inceliktedir diyerek devam ediyor. Bu ten meselesini gerçekten çok önemsiyor çünkü yarattığımız pek çok algı, kaos aslında bizi sarmalayan tenimizden kaynaklanır diyor.

    Herkesin koruduğu ve hatta korunması gerekli görülen değerlere hiç çekinmeden yorumlar getiriyor: aile, bayrak, cinsiyet, köken...
“Aile mutlaktır, aile istemese de kördür, bunu biliyoruz.” diyor. "Aile küçük çocuklara bir kökün var olduğunu, kökün acı verdiğini, kökün mutluluk verdiğini hatırlatmak için vardır, kök korunmalıdır, kökün bulunduğu yer korunmalıdır, bayrak göndere çekilmelidir." 

Kapitalizme de değinmeden geçmiyor:
“ Zamanın dişleri oranı buranı kesmiş, (zamane güçlükleri), dedi kız: kapitalizm” Hepimiz bu çarkın içinden geçeceğiz.”
“Mutlu benlik hayali denen kapitalist hayale karşı savaşında kendisine verilecek o iddialı rolden kurtulmak için bir an önce büyümeye hazır olduğunu söylüyor. Kabiliyetli benlik, alım gücü yüksek benlik, satın alınan benlik. Mikrop kapan, IKEA’laşmış, üretilen, plastikle kaplanan benlik.”




    Gelelim beni en çok zorlayan ve yazarın kendi yaşamını anlattığını düşündürten kısma.
Yazar psikolojik, sosyal tahliller yaparken bunların dışında bir de alışık olmadığımız bir sertlikte ve netlikte cinsellikten bahsediyor.

Başlarda eşcinsel bir kahramanın notlarını okuduğumu zannederken anlatım giderek cinsiyetsizleşmeye kadın ve erkeğin bir bedende bütünleşmesine varıyor.


Cinsellik içeren kısımlar, zaten yoğun ve çarpıcı olan bu kitabın, daha da keskinleşmesine sebep olmuş bana kalırsa. Ve bu da okunması güç hatta herkesin okuyamayacağı bir kitap haline getirmiş.

    Sonuç olarak kendi adıma zorlanmış olsam da buna değdiğini düşünüyorum. Okuyup okumama kararını da size bırakıyorum. Okuyacak olanlara da şimdiden kolay gelsin.

    "Ön camdan dışarıyı görmek neredeyse imkansız. Hava ise ayaz, ama gözlerim. Arabanın radyosunun frekansları da düşüncelerim gibi ve aralarında hiç fark olmadığını fark ediyorum. Ben açık bir kılıfım, ne verilirse içinde barındırabilecek bir kılıf. Ben yoldaki çukurlarım, arabanın benzin deposunun kapak deliğiyim, ben devamlı dolduruluyorum, bu önemli bir dönemeç oluşturan bir keşif oluyor benim için."

Sevgiler.

Yorumlar

  1. Ilk aklıma banderas'ın içinde deri geçen ama ismini net hatırlamadığım filmi geldi sonra değişik sebeplerle niptuck. Sağolun güzel bir tavsiye ;)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Rica ederim, okursanız tekrar fikirlerinizi beklerim :)

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yalnız Kadın

İnsan Dilinin İlk Kelimesi: 'Bekos'

Ne İçindeyim Zamanın Ne de Büsbütün Dışında