Benim İçin Murakami

   
    Herkese merhaba !
Aslında bu akşam "Haşlanmış Harikalar Diyarı ve Dünyanın Sonu" romanı hakkında konuşacaktım ama onun öncesinde Murakami ile ilgili bir kaç şeyden bahsetmek istedim. Bana sıkça sorulan sorulara cevap vermeye ve bendeki Murakami'yi anlatmaya çalıştım.
Keyifli okumalar.







    Murakami kitapları paylaştığımda bana gelen bir kaç soru üzerinden başlamam gerekirse:

Hangi Murakami kitabıyla başlamalıyım ?

    Ben "Sahilde Kafka" romanıyla başladım. Ardından "1Q84" serisini bitirdim ve tamam dedim ! Ben Murakami ne yazsa okurum ! Tam anlamıyla büyülenmiştim. Başka kitaplarıyla başlasam aynı duyguya kapılmazdım muhtemelen ama yine de okumaya devam edecek kadar severdim Murakami'yi. 

Haruki Murakami hangi türde yazıyor ?

    Murakami Postmodern bir yazar. Felsefi postmodernizim gibi başlıklar altında da gördüğüm oldu ama bana kalırsa Murakami'yi bir yere oturtmamıza gerek yok çünkü her şeyden besleniyor. O yüzden tür olarak nereye oturtursunuz bilemem ama bana bazen betimlemelerinin uçsuz bucaksızlığıyla bir klasiği, olay örgüsüyle bazen fantastik bazen büyülü gerçekçiliği yaşatıyor. 

Ben Murakami'de en çok neyi seviyorum ?

    Hani olur ya en olmadık zamanlarda en olmadık şeyler gelir aklımıza, işte Murakami'de ben bu olmadık anların olmadık iç sesini okumaya bayılıyorum. Fantastik dünyası, her şeyi bir yana karakterlerin bu hali beni kendine bağlıyor.

    Diğer birsevme nedenim ise sonsuz sonlar.
Murakami'nin sonlarla işi yok. Süreci yaşamayı ve yaşatmayı seviyor. Sonunda sevenler ister kavuşsun ister kavuşmasın. Yürekteki mesele yetiyor Murakami'ye. Sonunu okuyucuya bırakmasını seviyorum yani.

    Bir diğer nokta ise karakterlerin sıradan, gündelik yaşantımızda hemen her yerde karşımıza çıkabilecek işinde gücünde insanlar olması. Karakterler daima herhangi biri. Böyle olması da tüm yaşananları çok gerçekçi kılıyor. Her an sizin de başınıza gelebilecek duygusu uyanıyor. 

    Karakterlerden bahsetmişken burda değinmek istediğim bir şey daha var ki o da okuduğum hiç bir Murakami kitabında herhangi bir karaktere kendimi yakın hissetmeden hem karaktere hem de romana inanılmaz bağlanmam.
Size de oluyordur bu, hani bir kitabı okursun da karakterde kendinden bir şeyler bulursun bu da seni kitaba bağlar ya da daha çok etkiler. İşte Murakami bambaşka noktalardan bağlanmanıza sebep oluyor kitaba. Hatta o kadar ki okumuyor adeta içiyorsunuz sayfaları.

    Artık en olmazsa olmazlara gelebiliriz. O da müzikler, yemekler, içkiler ve kediler ! Murakami kitaplarını okurken aynı zamanda bir sürü yemek öğrenebilirsiniz ya da bir sürü içki türü. Her kitabında kediler vardır. Olmadığında kendinizi kötü hissedeceğiniz kadar hem de. Kitabın satır aralarında bazı şarkılar geçer. O an durup hemen o şarkıyı açarsınız ve okumanıza eşlik eder. Neden bilmiyorum ama sanki Murakami de yazarken o şarkıyı dinliyormuş gibi geliyor bana ve romantikliğime doymayayım dinlerken okuyunca yazılma anına gitmiş gibi hissediyorum kendimi. Siz de okurken deneyin. Benim gibi hissedeceğinizden hiç şüphem yok.
Tüm bunlar ayrıca bir şeye daha öncülük ediyor. O da kafamızdaki Japon ya da Uzakdoğu algısı. Murakami okurken bunların hepsi yıkılıyor !

Peki hangi kitabını okuyalım ?

    Murakami hiç okumadıysanız "Sahilde Kafka"ile başlayınız. Ardından sevgili Aylin Oflaz'ın "Murakami'nin Kedisi" romanını okumanızı tavsiye ederim. Size bu dünyanın ayrı bir yüzünü bambaşka bir dille aktarıyor olacak. Sahilde Kafka'nın gerilimini yüzünüzde gülümsemeyle atacaksınız böylece. ( Murakami'nin Kedisi kitabın yorumuna buradan ulaşabilirsiniz: http://kirmiziibisiklett.blogspot.com.tr/2017/04/murakaminin-kedisi.html )
Sonra Murakami maceranıza "1Q84" ile devam edin derim. Çok ama çok seveceksiniz.
Zaten bunları okuduktan sonra Murakami ile barışamadıysanız siz bu tarz edebiyata uzaksınız demektir. Murakami dilimize çevrilen kitaplarıyla çok geniş bir okuyucuya hitap etmemekte zaten. Sevemezseniz bunu dert etmeyin ama bence denemeye devam edin. 
Sevgiler.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yalnız Kadın

İnsan Dilinin İlk Kelimesi: 'Bekos'

Ne İçindeyim Zamanın Ne de Büsbütün Dışında