Modern Mahrem

"Modern Mahrem Türk modernleşmesi tarihine,
mahrem cephesinden bakmaktadır.
Bu kitaptaki alternatif okuma, modernizm ve
kadın-erkek ilişkileri arasındaki "kara kıtayı" gün ışığına 
çıkarmayı amaçlamaktadır." - Nilüfer Göle-



    Hepinize merhaba, instagram hesabımda paylaştığım andan itibaren bir sürü sorular sorduğunuz çok merak ettiğiniz bir kitabım vardı: Nilüfer Göle’nin "Modern Mahrem" kitabı. Hatta aranızdan içimde mutlu bir sevince sebep olan kişiler vardı ki uzun zamandır okumayı düşündüğünüzü söylediniz. Açıkçası böyle kitapların sadece akademik mecralarda okunmak için yazılıyormuş gibi görülmesi beni üzüyor. Aksine herkes tarafından okunmasını istiyorum. Zaten instagram hesabımda paylaştığım kitaplara bakacak olursanız bu konu ile ilgili gayretimi göreceksinizdir diye düşünüyorum.

    Gelelim Modern Mahrem kitabına. Kitap bir giriş ve sonuç, üç de ana bölümden oluşuyor. Giriş bölümü oldukça iddialı bir şekilde başlıyor ve konusu “Doğu-Batı” karşıtlığı. Ardından ilk bölümümüz “Batılılaşma’nın Mihenk Taşı: Kadın”. Bu bölüm daha önce çok da Türkiye üzerinden modernleşme ve kadının dönüşümü üzerine okuma yapmayanlar ya da üzerine derinlemesine düşünme fırsatı bulamayanlar için hazine niteliğinde. Ben siyaset bilimi geçmişim ve geçen yıl bir dönem konuyla ilgili ders de aldığımdan bolca okuma yapmıştım. Buna rağmen altını üstünü çizmelik pek çok bilgiye rastladım. Bu arada aklıma gelmişken hemen araya sıkıştırıvereyim, kitaba başlamadan önce şöyle ucundan bir ‘liberalizm’ nedir, günümüzün en çok konuşulan konularının başında gelen ‘postmodernizm’ ne ola ki; liberalizmi anladık da bir de neo’su çıkmış başa bela diyip biraz okursanız çok daha verimli bir okuma gerçekleştirebileceğiniz kanaatindeyim. Dilerseniz konuyla ilgili ben de bir şeyler yazabilirim elim değmişken ama malum ayda bir yazıyorum şuralarda beni beklemeyin :) Bu bölümde bolca İslamiyet, Batı, modernleşme ve kadınların bu dönüşümdeki rollerine dair bilgi edineceksiniz geniş de bir okuma listesi çıkabilir haberiniz olsun. Özellikle kadın okuyucular için bir şey daha eklemek istiyorum. Bu zamana kadar karşılaştıklarınız, gözlemleriniz ya da üzerinizde hissettiklerinizle ilgili okurken notlar almanız. Ben tezim için yaptım bolca ama bunun harici olarak da çok faydalı olacağını düşünüyorum.



    Gelelim ikinci bölüme: “Medeniyet Projesi: Kemalizm”. Alafrangalık mı alaturka mı, Doğu mu Batı mı derken yine sizi kocaman bir sorgulama bekliyor. Bana sorarsanız yine ciddi bir okuma arka planı olması gerekiyor bu bölümün hedefine ulaşabilmesi için. Öncesinde olmasa da sonrasında muhakkak olmalı. Öylece okudum bitti diyebileceğiniz bir kitap değil konu itibariyle. Biraz daha lailkliğin ve devrim döneminin derinliklerine ineceksiniz burada. Konuya tarafsız bakmaya çalışın lütfen. Hatta zaman zaman eleştirel belki de. Bunu yapmanız sizi laiklikten ya da Mustafa Kemal’in izinden ayırmayacaktır. Aksine, eğer bu yolda izlediğiniz bir tutumunuz varsa temellerini güçlendireceksiniz.
    
    Geçen dönem aldığım dersten bahsetmiştim size. Özellikle Erken Cumhuriyet Dönemi’ne dair çok fazla okuma yapmıştık ve dönemin bir özetini çıkaracak olursak benim ciddi anlamda kafamı taktığım bir etiket vardı: “Halkın-Toplumun Anası”. Bu damga Türk kadınına dönem itibariyle alın yazısı gibi yazılmıştı ve bunun hala da çoğu aile tarafından kadınlara dayatılan bir mesele olduğu düşüncesindeyim. Adalet Ağaoğlu’nun "Ölmeye Yatmak" (Dar Zamanlar üçlemesinin 1.kitabı) romanını okuduysanız beni daha iyi anlayabileceğinizi düşünüyorum. Okumadıysanız da muhakkak okumalısınız.

Modern Mahrem’den şöyle cümleler aktarmak istiyorum konuya dair: Demin otelin merdivenlerinden çıkarken tuhaf bir başdönmesi hissettim. Bana öyle geldi ki ayağımı bastığım her basamak halkla benim aramdaki uçurumu bir parça daha derinleştiriyor… kendimi, birdenbire, muallakta hissettim. Ayağım yerden kesilmişti. İşte o vakit, sokaktaki o insan kümesi, bana kendimden daha reel bir varlığın ifadesi gibi göründü. Onlara dönmek isteyişimin sebebi işte bundan hasıl olmuştu. Realite ile kaybettiğim teması bulmak amacıyla…”

Sizinle paylaştığım bu bölüm Yakup Kadri’nin Ankara romanından. Kitabın kahramanı Selma’nın sözleri bunlar. Kitaptaki Selma’yı okuyarak tam anlam kazanacak olan bu bölüm aslında şunu söylüyor: dönemin kadınından beklenen modernleşmesi, halkla bütünleşmesi, modern bir anne olarak modern çocuklar yetiştirmesi ama namusunu da koruması için öğretmenliktir, hemşireliktir böyle mesleklerle hayatını kazanması ve kurduğu bu dünyada kendisi için değil halkı için yaşaması. Bu örnekleri o kadar çoğaltmak mümkün ki..
Konuyu zirveye taşıyan kısım ise bu bölümde yer alan “Özgürlük ve Dişilik” olmuş bence. Daha önce kulağınıza çalınmadıysa ‘devlet feminizmi’ kavramına da ucundan bir bakın derim.


    Bu kadar anlattıktan sonra da 3. ve son bölüm: “İslamlaşma’nın Simgesi: Örtünme”. Bu bölüm sorgulamalar, farkındalıklar, koptuğumuz ya da kabullenmek istemediğimiz bazı durumlar için ufuk açıcı olabilir diye düşünüyorum. En çok okuma arka planı gerektiren bölüm de burası kanaatimce. Çünkü kritik konular. İstediğiniz yere değil de bildiğiniz yere çekebilmeniz açısından okuma arka planı gerektiriyor bence.

    Nilüfer Göle bir de “Sonuç” bölümü ekleyerek tamamlamış kitabını. Ama bu konunun bir sonu olmayacağı gerçeği de karşımızda duruyor. Muhakkak okunması ve üzerine düşünülmesi, tartışılması gereken bir kitap. Umarım açıklayıcı olabilmişimdir. Şimdiden keyifle okumalar dilerim.

Sevgiler…

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yalnız Kadın

İnsan Dilinin İlk Kelimesi: 'Bekos'

Ne İçindeyim Zamanın Ne de Büsbütün Dışında