Giovanni'nin Odası
"Beni utandıracak, korkutacak hiçbir şeyin varlığına fırsat tanımamaya kararlıydım.
Ve bunu mükemmel bir şekilde başardım da - ne çevremi ne de kendimi dikkate almadan, yalnızca sürekli koşturmakla başarabildim bunu. "
Ve bunu mükemmel bir şekilde başardım da - ne çevremi ne de kendimi dikkate almadan, yalnızca sürekli koşturmakla başarabildim bunu. "
“ ‘İster senin ister benim babam’ diye yanıtladı
Jacques. ‘Biri bu dünyada aşırı sevgiden ölen kişi sayısının pek fazla
olmadığını anlatmalıydı bize. Oysa sevgi yoksunluğundan her gün, her dakika
-dünyanın en akla gelmedik köşelerinde- mahvolup giden insan sayısı o kadar
fazla ki.’ “
“Bazen düşünüyordum: Bu
senin yaşamın işte! Bırak artık buna karşı durmaya çalışmayı. Bu savaşı bırak.
Ya da bazen düşüncelerim çok farklı oluyordu: Mutluyum işte. Beni seviyor. Onun
yanında kendimi güvende hissediyorum.”
Kitabı okurken David'i o kadar ama o kadar iyi anlatıyor ki James Baldwin ona hak vermekten başka hiç bir seçenek bırakmıyor bize. An be an bir parçalanışa doğru gittiğinizi bile bile onunla sürükleniyorsunuz. David'in ailesi, babasıyla olan ilişkisi ve yaşadığı toplumun ona ince ince bir nakış gibi işlediği normlar aslında onun yıkılışının birer inşası gibi.
"Onun kankası değil, oğlu olmak istiyordum. Aramızdaki 'erkekçe yakınlık' gereği konuşulanlar beni eziyor, tüketiyordu. Babalar oğullarının önünde bu denli açık olmaktan kaçınmalıdırlar. Bunu duymak istemiyordum -özellikle de onun ağzından- onun bedeninin de benimki kadar günahkar olduğunu bilmek istemiyordum. Bunu bilmek asla kendimi daha güçlü bir şekilde onun oğlu -ya da kankası- olarak hissetmeme yeterli olmuyor, aksine kendimi başkalarının özeline burnunu sokan biri olarak görmeme ve bundan ürkmeme neden oluyordu."
Giovanni tutkulu ve daha
cesur olmasına rağmen yine de toplumsal gerçekler eşiğine belki bir kaç tuğla
eksik mesafede duruyordu:
Bir de Hella var. David’in tabulardan kurduğu renksiz dünyasına uçuş bileti Hella. Kitabı almadan önce bir aşk üçgeni olarak okumuş olsam da bence bu romanı böyle nitelendirmek kıymetinden alır.
İçten içe bilip de söyleyemediğimiz her şey için vardı Hella bana kalırsa.
Hella bilmesine rağmen yüzleşemediği gerçeklerle acı bir şekilde karşılaşmasının ardından Fransa’dan uzaklaşırken artık Giovanni hayatta değil, David ise o en olmak istemediği adamdı.
“ ‘Bu pis dünyadan, bu
pis vücuttan da kaçıp kurtulmak istiyorum’ demişti bana. ‘Ve de bundan sonra
asla aşkta vücudumdan ötede bir şey yaşamamak.’ ”
Bir de Hella var. David’in tabulardan kurduğu renksiz dünyasına uçuş bileti Hella. Kitabı almadan önce bir aşk üçgeni olarak okumuş olsam da bence bu romanı böyle nitelendirmek kıymetinden alır.
İçten içe bilip de söyleyemediğimiz her şey için vardı Hella bana kalırsa.
Hella bilmesine rağmen yüzleşemediği gerçeklerle acı bir şekilde karşılaşmasının ardından Fransa’dan uzaklaşırken artık Giovanni hayatta değil, David ise o en olmak istemediği adamdı.
“Küçük bir çocukken,
tıpkı bir çocuk gibi konuşurdum, çocuk gibi algılar, çocuk gibi düşünürdüm;
büyüyüp de adam olunca çocukça şeyleri bir yana bıraktım.”
Yorumlar
Yorum Gönder