Çavdar Tarlasında Çocuklar

 



 Çavdar Tarlasında Çocuklar keşke daha önce okusaymışım dediğim bir kitap oldu. Özellikle çocukluk yaşlarımda okuyup şimdilerde yeniden okumayı çok isterdim. Bu düşüncemi otuzlu yaşlarıma geldiğimde gerçekleştirmek istiyorum. Hayatın daha da içindeyken, kendi dünyamda neler değişmiş olacak bu kitapla birlikte görmek istiyorum.

   Gelin biraz kitabı konuşmaya başlayalım :

   Genel hatlarıyla baktığımda çok etkileneceğim bir kitap olmayacakken hem okuyan herkesin kitaba bu kadar kapılmasının  hem de benim bu kadar etkilenmemin nedeni; kitabın baş karakteri hem de anlatıcısı olan Holden'ın içimizde tuttuğumuz her şeyi olduğu gibi yaşaması ve yaşamı bir çocuk gözüyle sorgulaması ilk neden bana kalırsa.
Sürekli yalan söylerken, ölümü düşünürken, gittiği okulu, aldığı eğitimi, abisinin kendini materyalist dünyaya satışını eleştirirken; aslında çoğumuz gibi yaşadığımız pek çok şeyden nefret edip gerçekten bir şeyi sevmezken; tüm bunları içimizde tutup kendimizi normal bir insan olmaya adıyorken, Holden'ın bunu reddedişiyle okuyucu kendini Holden'a daha da yakın hissetmeye başlıyor. Holden gibi aykırı, başkaldıran olmak insanı bir klinikte kendisi dahil herkesin deli dediği bir insan haline getiriyor bu dünya.
 Holden'ın sürekli yalan söyleyişini düşündüm sık sık. İçimizdeki karmaşayı olgunlaştırmaya çalışırken kimi zaman kendimizi başkası gibi göstermeye çalışırız ve yalanlar söyleriz, bazen bu yalanlara kendimiz bile inanırız.

Çok sevdiğimiz kimseleri kaybettiğimizde onları sevmeye devam ederiz ve kimsenin bunu anlayamadığını düşünürüz hep.' Onu tanısaydınız' ya da 'orada olsaydınız' diye başlayan cümleler kurarak bizi anlamalarını bekleriz.

Çok sinir bozucu insanlar vardır hayatta ve bunu hep sindirerek yaşamaya devam etmeye çalışırız çünkü her yerdedirler...

Neden okula gittiğimizi anlayamadan, sorgulayamadan bir yarışın içine itiliveririz. Her şey bineceğimiz araba, çocuğumuzun gideceği daha iyi bir okul içindir.

Bazen çok öfkelenir bir yumruk atmak isteriz, çılgınca dövüşmek, bağırmak ağlamak...

Tüm bu saydıklarım geçmişte de böyleydi, bu gün de. İşte Çavdar tarlasında Çocukların hala büyük bir ilgiyle okunmasının en büyük nedeni bu bana kalırsa.

  Her şeyden nefret eden, sık sık ölümü düşünen bir çocuk... Yumruk atmaya ,bazen bir kızı aramaya cesaret edemeyen; içimizdeki en cesaretsiz başkaldırı Holden !
Bazen kirli konuşan, sarhoş olan, gittiği her okuldan atılmış bir çocuk; içimizdeki en masum serseri Holden !
Kız kardeşi ile konuşurken, kardeşinin ne olmak istiyorsun sorusuna verdiği yanıtla içimizi sımsıcak yapıveren küçük bir çocuk Holden !

 Phoebe abisine ne olmak istiyorsun diyor ve Holden Çavdar Tarlasında uçuruma doğru koşan çocukları yakalayan biri olmak isterdim diyor. 
  Hepimiz çocukken o uçurumdan atladık. Kaçımız sağ kaldı bilemiyorum ama Holden o uçurumdan atlamayı reddediyor. Reddettiği gibi  başkalarının atlamasına da izin vermiyor. 

''...Büyük bir çavdar tarlasında oyun oynayan çocuklar getiriyorum gözümün önüne. Binlerce çocuk, başka kimse yok ortalıkta, yani benden başka. Ve çılgın bir uçurumun başında durmuşum. Ne yapıyorum, uçuruma yaklaşan herkesi yakalıyorum; nereye gittiklerine hiç bakmadan koşarlarken, ben bir yerden çıkıyor onları yakalıyorum. Bütün gün yalnızca bu işi yapıyorum. Ben , çavdar tarlasında, çocukları yakalayan biri olmak isterdim.Çılgın bir şey bu, biliyorum ama ben yalnızca böyle biri olmak isterdim. Biliyorum, bu çılgın bir şey.''

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ben Bir Gürgen Dalıyım

Kemal Tahir - Yorgun Savaşçı

Bizim Büyük Çaresizliğimiz (Film)